Azınlıktaydım hatta azınlıktan öte yapayalnızdım...
Elinizdeki kitapta saklı gerçeklerden bazıları…
Alman İmparatoru, halkla ilgili bilgileri, birçok sosyal görevi devrettiği karısından alabiliyor. Ben ise karılarımla birlikte, kendimi de saraya kapatmış oluyorum. Erkeğin, diğer insanları incelemek için kullanacağı gözü kadındır. Harem, yanlışlıkla erkeği hapsetmiş olabilir.
Ben, zaten sultan doğdum: Ne başarsam, sadece görevimi yapmış olurum.
Benden nefret edebilirler. Tek korktuğum ciddiye alınmamaktır.
Benden önceki bütün padişahlar bu topraklara hükmettiler. Yetmezmiş, bir adım daha atmak gerekiyormuş: Ben, Sultan Abdülhamid Han, yalnız hükmetmedim, ayrıca da yönettim.
Büyük icatları olan harem sayesinde biz kadınları erkeklerden koruyan erkeklere minnet mi borçluyuz yani?
Cehenneme gitme kararını tek başımıza verebiliyoruz ama cennete girmek için ne çok kişi ve kurumun onayı gerek!
Haremdeki kadınlarım çoğaldıkça, yalnızlığım da arttı.
Her şeyi kaybettim ama zarar etmedim.
Müslüman kadınların özgür iradesi yok. / Doğru ama gördüğün gibi iyi bakılıyorlar. / Sizde recm cezası var. / Sizden öğrendik. İncil’e bakarsak, Hazreti İsa, zina işlemiş bir kadını recm etmek için toplanmış kalabalığa engel olmamış; sadece, ilk taşı hiç günah işlememiş biri atsın, demiş. / Biz bu cezayı artık kaldırdık. / Biz de zinayı kaldırdık sayılır. İstediğin kadar kadın alabilirsin deyince, zinanın zorluklarına katlanmaya gerek kalmadı.
Savaş kazanılsa da geriye doğru atılmış bir adımdır. Osmanlı’nın atı değil, aklı şahlandı!