kış bakışı yaşlı bir kasabanın eskizi
anca hüzünle çizilir sararmış kağıtlara
bir bir dizilir köy adları
hayatımızın en güzel yıllarına
sabaha karşı geldi tebligat
emekli bir maden işçisi
ölü bulunmuş dere yatağında
başucunda üç beş izordil
ben vermiştim zamanında
dilsizdi
dilinin altına koyacaksın demiştim ağrı olunca
gülmüştük
işçi tulumuyla gezerdi ağustos sıcağında
gür ve uzun bıyıklarında aklar
son bakışında tarifi imkansız bir kahır vardı
unutum ezberimdeki bütün şiirleri
kış bakışı
yaşlı adamın yarı açık gözleri
titrek bir el yazısı oldu otopsi raporunda
daha dün birlikte susmuştuk
ne güzeldi
şimdi karşısında suskunluğum
öksüz
kaldı