“Ah o ilçe, o küçük kasaba, beni böylesine zavallı yapan orası değil miydi? Belki mayamda bozukluk vardı. Belki de ben gerçekten hasta yaratılmış bir adamdım. Ama hiç kuşkusuz beni hasta ve zavallı yapmakta o kasabanın büyük günahı vardı. Düşündükçe yalnız benim değil, oraya gelen hükümet doktorunun da, savcının da, jandarma komutanının da az zaman sonra kabuk bağladıklarını ve bu kabuk içinde gizli bir derdin yumağını sardıklarını hatırlıyorum. Demek kasaba da suçluydu. Onun yıkık kalesinin dişleri arasında çok insanın yaşama hevesleri törpülenmişti.”
Denizin Çağırışı, Türk edebiyatında, psikolojik yabancılaşmanın konu edildiği ilk roman olması açısından önemli bir yapıt. Yazıldığı dönemde yeterince anlaşılamayan Denizin Çağırışı’nda, bir kasaba öğretmeninin ruhsal sorunlarını, çelişkilerini, onun iç dünyasının derinliklerine inerek, büyük bir incelikle anlatıyor Kemal Bilbaşar.