“… o insanlar benim istediğim gibi yürüdüler, benim istediğim gibi güldüler ya da ağladılar, benim istediğim gibi öldüler ya da yaşadılar, bunlar çok önemliydi benim için.”
Safa Önal için, “sinemanın kazancı ama edebiyat dünyasının kaybıdır” denir. Belki de edebiyattan bu kadar beslenebildiği için, delikanlılık günlerinde başlayan bu serüven sonucunda, filme çekilmiş 395 senaryoyla bir dünya rekorunun sahibi oldu. Sinemanın büyüsü onu kendine öyle bağlamış ki, insana, “böyle hayatlar yaşanabilir ve bunlar böyle anlatılabilir mi, olabilir mi böyle şey” duygusu yaşatan anılarında geçen 768 ismin büyük çoğunluğu, yine o dünyadan, sinemadan.
“Öyle seviyordum ki bu serüvenleri ve yazmayı ve gitmeleri-gelmeleri. Bana hiç öyle zahmetli, beni yorucu falan gibi gelmiyordu. Ben başka bir şey düşünemiyordum ki!.. Hâlâ dünyada sinemacılıktan başka bir mesleğin nasıl olduğuna şaşmaktayım. Yani senaryocu ve yönetmen ve ışıkçı ve kameracı ve oyuncu, stüdyocu ve set işçisinin dışında başka meslekler nasıl yapılır? Merakımdır. Ciddiyim.”