Antikçağın dile yaklaşımı, birbirine sıkı sıkıya bağlı üç alanın sınırlarıyla çevrelenmiştir: dilin doğruluk ve esasını soruşturan felsefe, ifade ve üslup güzelliğini araştıran hitabet ve temelde edebi metinlerin elden geçirilip düzeltilmesi işiyle uğraşan filoloji. Demek ki antikçağda dile ilkişkin araştırmalar, en başta felsefe ve hitabet çalışmalarının sunduğu imkânlarla yeşerip filizlenmiş; Yunan kültür ve uygarlığının yabancı kültür ve uygarlıklarla karışıp kaynaştığı Hellenistik dönemde ve bu dönemin en önemli bilim ve kültür merkezlerinden İskenderiye’de ortaya çıkan metne dayalı incelemelerle, yani filoloji çalışmalarıyla da gelişip şekillenmiştir. İşte Dionysios Thraks’ın Gramer Sanatı, söz konusu dönemde ortaya konmuş filoloji ve gramer çalışmalarına ışık tutan en temel eserlerden biridir ve kaleme alındığı tarihten itibaren Yunanca öğretimin omurgasını teşkil etmiş ve gramer alanında Eukleides’in Elementa’sına denk bir eser sayılmıştır.