Hiç beklenmedik yol arkadaşlarıyla birlikte bir savaşın ortasında kalan Rivyalı Geralt, hedefine ulaşabilmek için her şeyi göze alıyor.
“Kan döken ve kan içen,” dedi kız başını kaldırmadan, “bedelini kanla ödeyecek. Üç gün geçmeden birinde bir şey ölecek, ardından herkesin içinde bir şey ölecek. Ağır ağır ölecekler, parça parça… Ve sonunda demir pabuçlar aşınıp gözyaşları kuruduğunda son kalan zerre de ölecek. Asla ölmeyen şey bile ölecek.”
Tüm dünya karanlık ve amansız bir savaşın pençelerinde kaybolmuş, saklanacak güvenli bir liman kalmamıştır. Elfler insanlar tarafından avlanmaktadır. Büyücüler kanlı bir darbeyle dağılmışken büyünün geleceği de belirsizliğini korumaktadır. Binlerce köylü kanlı bir savaşın ortasında mülteci olmuş, rüzgârın önünde savrulmaktadır.
Ölümcül yaralar alan Rivyalı Geralt, Brokilon’da çaresizce iyileşmeyi beklemektedir. Bilinen dünya yangın yerine dönmüş, insanların yürekleri acı ve korkuyla kararmışken Geralt’ın aklında sadece bir şey vardır: Ciri’yi bulmak ve onu kurtarmak.
“Bu Kitabi Gerçekten, Gerçekten Çok Beğendim... Sapkowski’nin Dünyasindaki Hiçbir Karakter Siyah-Beyaz Değil. Geralt Ve Canavarlar Dâhil Herkes Grinin Bir Tonu.”
––The Deckled Edge -