Cemal Bey’i düşündü. O da bir şekilde kendisine yeni bir yazgı tayin etmişti. Sonra babası, ne kadar tevekkülle olsa da değiştirme tutkusunun peşinden gitmişti. Aklına İtalyan Mongeri’nin bir sözü geldi: “Tövbekârlar başarısız olmuş günahkârlardır. Herkes en az bir kere yazgısını değiştirmek ister.” Gülerek söylemişti bu sözü. Denemiş olmanın verdiği güvenle yenilgi vardı gülüşünde. Evet, kimileri başarısız olduklarında yolları bu teslimiyetle kesişiyordu. Onunkisi teslimiyet değildi. Bir yazgıdan geçmiş ve geleceğin çıkartılmasıydı. Geleceği olmayan bir yazgı, yazgı değildi artık. Gece onu bekliyordu. Işığı söndürdü. Ilık bir rüzgâr esiyordu. Tül belli belirsiz salınırken kendini geleceği olmayan hayallerine bıraktı.