'Kadının duraklamış eli, yolunu sürdürecek. Alnına düşmüş iki tutam saç geriye itilecek, yatırılacak. Ve kadın, aynaya, elli uzun yılın yüzüne çizmiş olduğu haritaya baktığında, o güne kadar hiç gitmediği ülkelerin yolunu bulacak. Bir sabah yeli geceliğinin içine süzülüp bedeninin daha yeni sürülmüş topraklarına can katacak. Sonra, odanın içinde direnen yaşama inat, dışarıdan silah sesleri duyulacak. (...) Silah sesleri sıklaşacak. Merdivenlerden çıkanların ayak sesleri duyulacak. Adam da artık doğrulmuş olacak yatakta. Elini konsoldaki tabancaya uzatacak.'
Kıyıda Yaşamak, sevgilere ihanetlerin ödüllendirildiği bir ortamda, yaşadığı kentte sevdikleri tarafından öldürülen birinin hikayesi. Öldürülüşünü izlemektedir, kıyıdadır. Her şeyi görür. Büyük kentlerin külrengi yalnızlığı içinde, başını külrengi bir ölüm için kaldırdığında yanında kimsenin olmayacağını bilmektedir. Yine de, yaklaşan gölgelerden korkmaz; artık görünmez adamdır çünkü. Yersiz yurtsuz bir gece uçucusudur.