İki Korkunç Suç Tüyler Ürperten Bir Gerçek Hikaye
Guardian Yılın En İyi Kitabı
Lambda Edebiyat Ödülü Kazananı
Chautauqua Ödülü Kazananı
“Bir Bedenin Gerçeği, tek kelimeyle çarpıcı.”
–Paula Hawkins, Trendeki Kız ve Karanlık Sular’ın yazarı
“Muhteşem. Hem sürükleyici hem de sinir bozucu.”
–Celeste Ng, New York Times çoksatanı Küçük Yangınlar’ın yazarı
Korkunç bir suç. Gizlenen aile sırları. Bedenlere saklanan gerçekler. Avukatlar. Katiller. Hapishaneler. Alkolik ebeveynler.
Yüzleşmemiz gereken travmalar. Affetmenin gücü… ve sarsıcı bir gerçek hikâye.
Yıl: 1992. Bir çocuk kayboldu: Jeremy Guillory. Annesi mahalledeki komşulardan birinin kapısını tıklattı. Kapıyı açan gözlüklü, zayıf, saçları dağınık bir adam: Ricky Langley. Anne, Ricky’ye oğlunu görüp görmediğini sordu. Ricky görmediğini söyledi. Yalan söyledi.
Sessiz ormandaki gönüllüler… Bir çocuğu, masum bir çocuğu arıyorlar. Jeremy, Ricky’nin kaldığı evde, odasındaki dolabın içinde,battaniyelere sarılmış duruyor. Ağzına kirli bir çorap sıkıştırılmış. Jeremy nefes almıyor. Katili Ricky ise arama çalışmalarına yardım ediyor.
Alexandria Marzano-Lesnevich idam karşıtıydı. Ancak hukuk stajı sırasında Ricky’nin fotoğrafı ve davasıyla karşılaşınca içinde uyanan hislere kendi bile şaşıracaktı. Alexandria, Ricky’nin işlediği suçu araştırmaya başladı. Bu adam, Alexandria’nın da geçmişindeki bir düşmanı, izlerini hâlâ taşıdığı travmayı hatırlatacaktı.
Bir cinayeti, kurbanı ve katili araştırırken, kendi geçmişini de anlamaya çalışan Alexandria Marzano-Lesnevich, Bir Bedenin Gerçeği’nde bir suçun sırlarını aydınlatarak aynı zamanda kişisel tarihimizi nasıl yazdığımızı da gösteriyor. Yazımı on yıl süren bu ezber bozan kitap, hukukun düşündüğümüzden daha da kişisel bir mevzu olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
“Hayatın sahici karmaşalarını benimseyen, nadir kitaplardan.”
–Mark Haddon, Süper İyi Günler’in yazarı
“Dolu dolu, tedirgin edici, gözü kara ve büyüleyici bir kitap.”
–Tom Perotta, Kalanlar’ın yazarı
“Olağanüstü bir kitap. Çok katmanlı, zorlayıcı ama kesinlikle okunması gereken bir eser.”
–S.J. Watson, Uyuyana Kadar’ın yazarı