Uyanış 1899’da ilk olarak yayımlandığında evlilikte kadının sadakatini dürüst bir biçimde ele aldığı için okurları fazlasıyla sarsar. Viktorya dönemi romanının değer yargılarına alışmış sıradan okur, Chopin’in sunduğu cüretkâr kadın portresiyle âdeta şaşkına döner. Boğucu evliliğe sığmayan kalıbı ve tutku dolu fiziksel aşkı evinin sınırları dışında araması Uyanış’ın kahramanının ayrıksı konumuna işaret eder. Gerçekçi anlatısı, keskin toplumsal eleştirileri ve psikolojik çetrefilliği ile roman, Faulkner ve emingway’in ayak seslerini duyururken, yazarın Wharton ve James gibi çağdaşlarını da yankılar.
“Bayan Pontellier öyle başkalarına içini döken kadınlardan değildi; o güne gelinceye kadar yaradılışına ters düşen bir özellik olmuştu bu. Çocukken bile kendi küçük yaşamını tümüyle kendi içinde yaşamıştı; daha çok küçükken içgüdüleriyle yaşamın ikili niteliğini kavramıştı:
Dışta kurallara uygun bir varoluş biçimi, içte bunları sorgulayan bir yaşam.”