Jenerasyon Teorisinin önemi sadece bir analiz olmasından değil bir topluluğu anlayabilmek için en önemli adımlardan biri olmasından gelmektedir. Gruplar benzer mesajlara benzer yanıtlar verebilmektedir. Bu grupları anlayabilmek için de insanlar, kimi zaman cinsiyetlerine kimi zaman yaşadıkları coğrafi bölgelere kimi zaman ise kültürel birikimlerine göre ayrıştırılmaktadır. Bu özelliklerin tümü toplulukları anlamada önemli bir rol oynasa dahi sahip olduğumuz en güçlü segmentlerden biri nesillerdir. Nesiller; yaş, yaşam evresi, koşullar ve yaşanmışlıklar gibi pek çok faktörü arka planında barındırması sebebiyle bir topluluğu anlamanın en güçlü ve en kullanışlı olgudur. Jenerasyon teorisini anlamak, kuşaklara yön veren, dünyadaki ve yereldeki sosyo-ekonomik olayları anlamak ve farklı yaş gruplarının bunlara karşı geliştirdiği ortak reaksiyonu anlamak olacaktır ki bu da bizim kuşakların genel yol haritasını çıkarmamız konusunda ışık olacaktır. Belli bir dönemde doğan kitleler nasıl bir dünyaya gözlerini açmıştır? Onların çocukluk dönemlerinde iz bırakan sosyolojik olaylar nelerdir? Yetişkinliğe geçişlerinde hangi sosyo-ekonomik, politik ya da sanatsal akımların etkileri hissedilmektedir? Tüm bu değişkenler karakteristik izler oluşturup aslında kuşakların davranış kalıplarının ve tercihlerinin biçimlenmesinde temel oluşturmaktadır. Bu kitap, günümüzde pek çok alana yön veren, geleceğimize ışık olacak Z Kuşağını daha iyi tanımak isteyenler için dijital doğanları kapsamlı olarak ele almaktadır. Dijitalleşmeden eğitime, kültürel çeşitlilikten seçim özgürlüğüne kadar farklı alanlarda değerlendirmeleri içermektedir. Z Kuşağının öne çıkan iletişimsel özellikleri, Türkiye’de iletişim ve halkla ilişkiler alanında öne çıkan kişilerin paylaşımları ile zenginleştirilerek sunulmuştur. Kitapta ayrıca Z Kuşağının etkisiyle şekillenen “Halkla İlişkiler” alanının geleceği de tartışılmaktadır.