Müslüman olmak zor iş, bu kesin, ama ya müslüman kalma ?!. Asıl zor iş budur. Öylesine zordur ki, dünyayı kaldırıp omuza koymak bile daha kolaydır. Yani er kişilerin kârıdır müslüman kalabilmek!.
Gönül ehlinin, dünyayı; bir ‘oyun ve eğlence’ den ibaret bilenlerin, hakkı ve sabrı tavsiye edenlerin, adaleti gözetenlerin, infakı; sahip olduğu nimetlerin şükrünün edası için vesile bilip çokça şükredenlerin, emaneti ehline verenlerin, hülasa, gerçek civanmertlerin harcıdır Müslüman kalabilmek!.
Mangalı kucaklayıp, kor kor ateşleri avuçta ısıtmak, Müslüman kalabilmekten daha çetin bir iş değildir. Malum, hadislerde ”sırat köprüsü”nden söz edilir kıyamet günü tasvirlerinde. ‘Kıldan ince, kılıçtan keskin’ olduğu rivayet edilir. Şüphesiz ki Allah bu evsafta bir imtihan köprüsü halk etmeye kadirdir. Bunun; ‘kılı kırk yaran ve haklıyı haksızdan ayıran keskin adalet kılıcı’na atfen bir teşbih olduğunu düşünmek de mümkün. Biri ya da diğeri, hiç fark etmez. Sırat var ve onun üzerinden ancak ‘İman edip salih amel işleyenler’ korkusuzca geçebilecektir.
İşte bu sırat, o sıratın ta kendisidir! Kıldan ince, kılıçtan keskin!