Manhattan’da yaşayan orta yaşlı, hali vakti yerinde bir yayıncı olan Ed Reynolds, “Sayın beyefendi, köpeğiniz elimde. Köpeğiniz sanırım sizin için önemliymiş. Göreceğiz!” diyen bir imzasız mektup alır. Ed ve eşi adamın istediği fidyeyi öder, polise de haber vermezler. Ne var ki yeni fidye istekleriyle işin rengi tamamen değişir. Suçlunun peşindeki bir polisin beklenmedik bir suç işlemesiyle olaylar kontrolden çıkar, masum insanlar girdabın içine doğru sürüklenmeye başlar.
Graham Greene’in “kaygıların şairi” adını verdiği Patricia Highsmith, bu kez kaleminin sivri ucunu şehirli orta sınıf yaşamının en çatlamaya hazır noktasına doğrultuyor. Savaş sonrasının lekesiz dünyasına bakarak etrafından kopuk yaşayan ıssız insanların hayatlarının altında yüzeye çıkmanın yolunu arayan şiddeti yakalıyor. Köpeğin Fidyesi, kapkaranlık bir kara komedi.