20. Yüzyılda Popüler Müziğin Edebi Yüzü
Müzik ile edebiyat öteden beri hep yakın olmuş; hatta iç içe geçmiş, birbirlerini beslemiş ve zenginleştirmiş sanatlar. Birini anmak, çok geçmeden öbürünü de akla getiriyor. Popüler müziğin şarkı formu çoğu zaman edebiyatı önemsemiş ve duyguların daha güçlü ifade edilebilmesi için bahçesine edebiyatı "şarkı sözü" olarak davet etmiş; edebiyat da şarkı sözü yazarını etkisi altına alabilmiş. Hilmi Tezgör önce dünyaca ünlü, haklarında çokça yazılıp çizilmiş ozan/şarkıcılar ve folk, rock, punk, dub şairleri üzerinde duruyor. Onların şiirleri ya da şiirsel nitelikteki şarkı sözleriyle popüler müziğin edebi yüzünü örneklendirmeye çalışıyor. Daha sonra ise belli başlı yazar, şair ve edebi akımlardan yola çıkarak bunların popüler müzik tarihindeki etkilerini değerlendiriyor. Yüz yılı aşan popüler müzik tarihinin edebiyatla ilişkisine genel ama mümkün olduğunca kapsayıcı bir bakış getiren Şarkıdaki Şiir, Bob Dylan’dan Brecht’e, Leonard Cohen’den Camus’ye, Led Zeppelin’den Tolkien’e uzanan geniş bir yelpazede, ses ile sözün birbiriyle bütünleşmelerini ele alıyor. "Elinizdeki kitap müzik ile şiir arasındaki bağlantıyı inceleyen, okuru müziğin politik ve kültürel etkileri üzerine düşünmeye çağıran bir kitap. Küçük oylumlu ama pek çok bilgi sunan, bunu yaparken kimi tezler ortaya koymayı da ihmal etmeyen bir kitap. Tezlerinden biri (değişik türleriyle birlikte) popüler müziğin lirik bir ifade biçimi, estetik bir deneyim olduğu, hayatın çok farklı alanlarına dokunduğu ve dokunduğu her yerde etkide bulunduğu, iz bıraktığı. Tam da bu nedenle, dinleme alışkanlığımızın değişmesine, dönüşmesine katkıda bulunacak bir çalışma. Bu kadarla kalmıyor. Daha doğrusu, bunu ikinci bir çağrı izliyor: Hayatı yeniden şiirselleştirme çağrısı. Aslında bu hem bir çağrı hem de bir sav. Hayat uzun bir zaman önce şiirselliğini yitirdi ve bizim şimdilerde yokluğunu en çok hissettiğimiz de bu. Şiirsel bir hayat..." -Halil Turhanlı-