Sen Ol Diye
“Sen iyi ol!
Sen mutlu ol!
Sen huzurlu ol!
Sen ol!” diye
Papatya Dile Geldi…
Seviyor sevmiyor diye Papatya’dan medet umuldu. Belki de narin, sade ve hoşgörülü olduğu için yaprakları koparılan, hor görülüp kenara atılan bir çiçek olarak bırakıldı. Çok gösterişli değildi ama
sahip olduğu güzellikler eşsizdi...
İlgi istemedi hiçbir zaman ama her koşulda açmaya çalıştı ve bunca eziyete karşın sevgisini sürekli belli etti.
Çünkü saftı Papatya. Bütün renklere inat beyazlığın zarafetiyle temizdi. Ne kadar kırılsa da üstüne basılıp ezilse de güçlüydü. Sevgiyi, merhameti, temiz yürekliliği sığdırdı yapraklarına. Aşkın zahmetini ve cefasını çeken ama kaymağını başkalarının yediği bir hikâye onunki. Hem de uzun bir hikâye…
Şimdi bu hikâyeyi bir yerden anımsıyorsan, sanki benim diyorsan, maceramız bu satırlar ile başlıyor demektir.
Huzur arıyorsun değil mi yabancı?
İşte huzur Papatya olabilmekte.
Tam da burada, kalbimde o canavara karşı derin bir acıma duygusu hissediyorum ve sihirli sözcükler dudaklarımdan dökülüyor. “Dünya'yı Sevgi Kurtaracak” bu sihirli sözcüğü yıllar önce nasıl keşfedemedim, bilmiyorum.