Tarihte terör, korku, dehşet ve suikasttan bahsedildiğinde akla gelen ilk isim Hasan Sabbah ve cennet fedaileridir... Mekânsa elbette ki şimdilik yeryüzünde var olmayan Alamut Kalesi…
Hasan Sabbah’ın liderliğinde tam 33 sene devam eden, ancak aradan geçen yüzyıllara rağmen dünyada milyonlarca insanın zihninde aynı korku atmosferini yayacağı endişesi yaşatan Haşhaşiler’in sırrı neydi?
Hz. Muhammed’in torunu İmam Cafer’us-Sadık’ın oğlu İsmail’i imam kabul eden İsmalîyye Mezhebi’ni yaymak için Alamut Kalesi’ni üs seçen Hasan Sabbah ve fedailerinin kazanmak için kullandıkları tek metod vardı: Terör…
Selçuklu İmparatorluğu’nun meşhur veziri Nizamülmülk başta dönemin önde gelen pek çok devlet yöneticisi ve komutanını kanlı hançerleriyle öldüren Haşhaşiler’in motivesinde kullanılan yöntemler halen tartışılıyor…
Hasan Sabbah’ın ‘müritlerini’ terör ve suikast işlemeye ikna için kullandığı yöntem günümüzde terör örgütlerinin vazgeçemediği taktiklerinin başında geliyor; şehvetli bir kadın ve uyuşturucu…
Şeyhlerini memnun etmek için her türlü çılgınlığı bir an bile düşünmeden yapabilen, binlerce kişilik, yüzyıllardır faal bir ordu… Ölümden korkmadan hatta ona koşa koşa gidebilenlerin dehşet verici hikâyesi...
Hasan Sabbah’ın kurduğu ‘sahte cennet bahçeleri’ bu bahçeye girebilenlerin her türden ihtiyacına cevap vermeye hazır yüzlerce güzeller güzeli kadın… Hasan Sabbah’ın ‘öldür’ emrini bekleyen binlerce mürit bu sahte yeryüzü cennetini bir kere tatmış ve kendilerini hayatlarının geri kalanını burada geçirmeye adamıştı.
Moğollar tarafından 1256’da lanetli olduğu düşüncesiyle yıkılan Alamut Kalesi’ni yakın zamanda yeniden inşa edeceğini açıklayan İran’ın, Hasan Sabbah ve Haşhaşilerle nasıl bir bağlantısı vardı?