“Büyük bir mağaramız olsun bizim de. Bu şehre, bu karmaşaya, bu merhametsizliğe, bu gürültüye ayak uyduramayanların sığınabileceği bir mağaramız olsun” diyor şehre koşarak giren adamın kâtibi.
Biz duvarlarına hakikatin nurları yansıyan mağaraya inandık.
Mağarada sükûnet bulan, mağaraya sığınan bir zata biat ettik.
Belki bundandır mağarada olmak, kendi hiramıza çekilmek… Mağaralarda olmak, mağazalarda olmaktan daha iyi gelir kalbimize.
Yoruldun… Başını yaslayacak bir yer mi arıyor gözlerin?
O vakit kalbine dön!
Hira’ya dön!
Kalbine yansısın nuru hakikatlerin.
Ve silsin, bunca inandığın, doğru sandığın yalanların ve kalabalıkların kirini pasını.
Gözlerin kapanırken alacağın dönüş teklifini vakit gelmeden duy!
Dön evvela kalbine… Ba’dehu (sonra) kalbinle Rabbine.