Charles Dickens’ın iki tarihi romanından biri olan İki Şehrin Hikâyesi, 1859’da yazıldı, yani Fransız devriminden yirmi yıl sonra. İki Şehrin Hikâyesi, Fransız Devrimi öncesinde ve sonrasında Londra ve Paris’te bir grup karakterin yaşadıkları olaylar çevresinde gelişir. 1775 yılının soğuk bir kasım akşamında başlar ve sonrasında haksız yere 18 yıl Bastille’de hapsolduktan sonra kurtulan Dr. Manette ve kızı Lucie’yle tanışırız. Tam huzurlu bir hayat yaşayacaklarken Fransız Devrimi patlak verir. 1792 yılı geldiğindeyse bir zamanlar ölenler artık öldürmekte, Paris terör dönemini yaşamaktadır.
Zıtlıkların, karanlık ve aydınlığın, şiddetin ve umudun, ölümün ve dirilişin, cesaret ve fedakârlığın romanı İki Şehrin Hikâyesi, Charles Dickens’in deyimiyle “yazdığım en iyi hikâye”dir.
“Charles Dickens’ın yüzü, her zaman savaş veren bir adamın yüzüdür. Kaçak dövüşmez, korkmaz, cömert bir öfke taşır, kısacası bir on dokuzuncu yüzyıl liberali, özgür bir akıldır, şimdi ruhlarımızı elde etmek için yarışan leş kokulu küçük tutucu insanların hepsinin nefret ettiği bir tiptir.”