Her günahımda tanrıya koştum, her öfkemde onunla konuştum.
Serin sedir ağaçlarının gölgesinde, yanmış ruhumu bedenime dikerken, yamalarım açıldı, patladı dikişlerim.
Kaburgalarımdan ruhumu gördüler, açıklarımı…
Sanem, günahkâr bedeninde masum ruhunu okşuyordu. Pek bir seveni yoktu, bunu o da biliyordu. İnsanlar kötüydü, menfaatçiydi. Namuslu ve temiz bedenlerinde fahişe bir ruh saklıyorlardı. Erdemli gözüken karakterlerinin altında yatan, acımasız egolara sahip insanlar… Namusu iki bacağı arasında arayan namussuz insanlar…