IMF, Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’na göre, 2018-2019 yıllarında küresel büyüme beklentileri %3,9 olurken, dünya ticaretinin de bu oranla birlikte daha da artacağı beklenmektedir. (IMF, 2018:1)
İletişim, teknoloji, verimlilik, nüfus artışı, tüketim kalıplarındaki değişmelere bağlı olarak sürekli artış trendinde olan dünya ticaret hacmi aynı zamanda sürekli bir devinim de içindedir.
Uzun yıllar ülkelerin kendi ürünlerine talep yaratma amaçlı pazar arayışında olan ülkeler, ürünlerine hammadde temini için arz yönlü olarak da yeni pazar arayışları içerisindedirler. Diğer yandan, dış ticarette ölçek ekonomilerine dayanan ithal ikameci strateji de değişmiş ve artık rekabet gücü farklı unsurlara dayanır olmuştur. Bir başka ifadeyle, gelişme ve rekabetin niteliği değişmiş, bilgi ve yeni tekonoloji kullanımı ilk sıraya yerleşmiştir.
Tüm bunlar, bir ülkenin ticaretinin hacmini, bileşimini ve yönünü belirlemeye yönelik her türlü müdahale olarak özetlenebilen dış ticaret politikasının da ülkeler için değişimlere her daim ayak uydurması gerekliliğini beraberinde getirmektedir.
Bu çalışmanın amacı, içine 2008 global krizini de alan 2000-2017 yılları arasında, dünya ticaretinde hem ithalatçı hem de ihracatçı konumuyla yer alan Türkiye ekonomisinin uluslararası ticarette meydana gelen değişimlere ne ölçüde uyum sağladığının, nasıl bir pazar yapısına sahip olduğunun ortaya konmasıdır.
Bu amaçla, Türkiye’nin 2000-2017 yılları arasında dış ticarette sergilediği performans ve dış ticaret yapısında ortaya çıkan değişim, ihracat ve ithalatta ülke, fasıl, ekonomik faaliyetler, geniş ekonomik sınıflandırma ve uluslararası ticaret sınıflamasına göre Yoğunlaşma Oranı (CR) ve Herfindahl Endeksi (H-I) yöntemleri kullanılarak hesaplanan yoğunlaşma analizleri ile değerlendirilmeye çalışılmıştır.
Elde edilen sonuçların, mevcut yapıya ışık tutmak yanısıra karar alıcıların dünya ticaret sisteminde değişimleri gözönüne olarak politika şekillendirmesi amacına hizmet eden bir altyapı oluşturması hedeflenmiştir.