Ülkemizde Japon insanına ve kültürüne karşı güçlü bir sempati duyulmaktadır. Kyoto’da yaşadığım yıllarda aynı şekilde Japonlar tarafından Türk kültürüne karşı da sempati duyulduğunu gözlemledim. Bir kültürü anlayabilmek için öncelikle o kültürü oluşturan insanların konuştuğu dili anlamak gereklidir. Dünyamızın küreselleştiği ve bu yüzden her yerde her şeyi İngilizce konuşarak yapabileceğimizi sanmak büyük bir yanılgı olur.
Türkçeyi anadili olarak konuşan birisi için Japonca öğrenmek, aynı dil ailesine ait olduğundan dolayı tahmin edildiğinden daha kolay iştir. Batı dillerini öğrenirken dilbilgisi yapılarını mantığımız kabul etmekte zorlanıyor. Bir eşikten sonra artık bu insanlar da derdini bu şekilde anlatıyormuş deyip kanıksıyoruz. Japonca öğrenirken ise durum çok farklı. Hoca ismin -e halini ve -de halini anlatırken kendimi ilkokulda hissetmiştim. Bir noktadan sonra Japoncada bilmediğim cümle kalıplarını Türkçede olsa nasıl anlatırdım diye düşünüp konuştuğumda hemen her seferinde doğru çıktığını tecrübe ettim. Bu açıdan Japoncanın dil yapısı eminim sizlere de tanıdık ve kolay gelecektir. Dilbilgisinde biraz emek isteyen tek konu farklı yaş, yakınlık ve sosyal seviyedeki insanlara farklı hitap etme şekillerini öğrenmektir.
Japonca öğrenirken en göz korkutan konu kuşkusuz kanjilerdir. Çinceden Japoncaya geçen kanji karakterleri aslında birer piktogram yani resim yazısıdır. Bu kitaptaki amacım okuyucuya 101 temel kanjinin çıkış noktası olan resimleri anlatarak, ve yazma alıştırmaları ile pekiştirerek kolay ve hızlı bir öğrenme deneyimi sunmaktır. Ağaç kanjisinin aslında bir ağaç resmi olduğunu, güneş kanjisinin de güneş resmi olduğunu gördüğümüz anda, ezberleme gereği duymadan bütün temel karakterleri hızlı bir şekilde öğrenebiliriz. Oluşturacağımız temel üzerine de yeni kanjiler eklemek keyifli bir uğraş haline gelecektir.
Bu kitabın Japonca öğrenimini teşvik etmesini ve Japonya ile aramızda akademik, ticari, sanatsal ve kültürel köprüler kuracak insanların yetişmesine katkı sağlamasını temenni ederim.