Filozof ve sanat tarihçisi Soetsu Yanagi, Japon halk sanatına ve zanaatkârlığın ruhuna derin bir saygıyla yaklaşırken, bir şeyi güzel yapanın kusursuzluk değil; sadelik, işlevsellik ve samimiyet olduğunu yeniden hatırlatıyor.
Bir seramik kasede, elde dokunmuş kumaşta ya da mürekkep fırçasının izinde hayat bulan zarafet gözler önüne seriliyor. Tüm bu “sıradan” objeler, Yanagi’nin gözünden bakıldığında kültürel hafızanın ve estetik bilincin taşıyıcısı hâline geliyor.
Gündelik Şeylerin Güzelliği, sadece bir tasarım incelemesi değil; aynı zamanda yavaşlamayı, görmeyi ve hissetmeyi yeniden öğrenme daveti.