Fikir partileri yerine tek bir kişiliğe bağlı partiler, negatif propaganda, yüksek mahkemelerin yetkilerinin azaltılması ve yürütme erkinin yetkilerinin fazlasıyla artırılması, basın özgürlüğünün dolaylı yollarla kısıtlanması, hakaretlerle dolu saldırgan bir dil, “hem kurum karşıtı hem seçim yanlısı”, demokrasiyle diktatörlük arası “demokratör” rejimler...
Çağımızın en dikkat çekici siyaset bilimcilerinden Pierre Rosanvallon dünya siyasetinde giderek daha belirleyici hale gelmeye başlayan popülizmi bütün cepheleriyle ve “Tarih, Teori, Eleştiri” düzlemlerinde masaya yatırıyor. Popülizm esas olarak 1960’larda kullanıma girmiş bir kavram olsa da çok daha uzak bir geçmişe uzanan tarihsel kökenleri var. Fransa’da III. Napoléon döneminin ya da Kolombiyalı Jorge Eliécer Gaitán ile Arjantinli Juan Péron’un mirasının, 19. yüzyıl sonlarındaki kısa süren Rus ve Amerikan popülizminin analizi, günümüzün Venezuela’dan Hindistan’a uzanan popülist rejimlerine ışık tutuyor. Üstelik Rosanvallon çok da fazla sözü edilmeyen sol popülizm üzerinde de uzun uzun duruyor. Popülizm Yüzyılı, “Çağdaş demokrasinin büyüsünün bozulduğu” bir dönemde popülizmi anlamak ve “nasıl bir alternatif ortaya konmalı?” sorusu üzerinde düşünmek için çok katmanlı ir rehber.