Futbol, Eşcinsellik ve Halil İbrahim Dinçdağ’ın Hikayesi
“İlk hakemlik yıllarımda çok agresiftim. Aileme küfür edildiğini duyunca tribüne dönüp cevap veriyordum. Hakemi aslana, sahayı kafese, seyircileri de kediye benzetiyorum. Kediler maç boyunca aslana kafa tutuyor. Ama maç bitince aslan kafesten çıkıyor, seyirci hiçbir yerde yok. Olgunlaştıkça hiç umursamamaya başladım. Bana ‘ibne’ demeleri beni sadece güldürür. Ben eşcinselim, ‘ibne’ değil. Seyircinin de ‘ibnelik’ten anladığı zaten entrika çevirmek…”
Halil İbrahim Dinçdağ, Türkiye’de futbol ortamında eşcinsel kimliğiyle var olma mücadelesi veren ilk kişi. Eşcinsel kimliğinden ötürü hakemliği sürdürmesi engellenen Dinçdağ, Burcu Karakaş’ın kendisiyle yaptığı uzun söyleşide, futbolun erkek ortamındaki macerasını anlatıyor. Sadece futbol dünyasında değil, Trabzon’da, muhafazakâr bir çevrede, “cemaat” yurtlarında ve bir inanan olarak varolma uğraşı var bu maceranın içinde. Ve tabii ikiyüzlü bir dışlama pratiği var.
Eşcinsellerin Türkiye’deki tanınma mücadelesini ve futbolun da bu mücadelenin bir alanı haline gelmesini, Bawer Çakır’ın kitaptaki yazısından izliyoruz. Bawer Çakır, öznel deneyimiyle nesnel durumu harmanlayarak anlatıyor bu mücadeleyi.
“Yalnız LGBT hareketi içindekilerin değil, aynı zamanda herkesin özellikle de homofobların okumasını şiddetle öneririm.”
Yasemin İnceoğlu