Dil, canlı ve sistemli bir anlaşma vasıtası olarak kendisine zaman içinde bir söz varlığı edinir. Bu söz varlığının kullanılması belli kurallara bağlıdır. Yaşayan söz varlığındaki kelimelerin yaygın kullanışa aykırı olarak başka bir ses ve
anlamla değiştirilmesi; söz varlığının kullanılmasında uyulması mecburî kuralların ihlâl edilmesi olağan şartlar içinde
dil yanlışı sayılır. Dil yanlışları ile iletişim sorunları ortaya çıkar, dil melezleşir, kirlenir, bozulur, hatta ölür. Bu zararlardan korunmak için dili doğru kullanmak gerekir. Dili doğru kullanmak için zengin bir söz varlığı edinmeğe, farklı ve
zengin bir edebiyat kültürüne sahip olmağa, hangi konularda dil yanlışı yapıldığını bilmeğe ihtiyaç vardır. Dilde milletlerin birikimi, geleneği, ahlâkı, töresi, yani hafızası saklıdır. Milletler kederlerini ve sevinçlerini dilleriyle kalıcı kılar. Birikimlerini sonraki nesillere dille aktarır. Dili doğru kullanmak, kişinin mensubu olduğu millete de saygısını göstermesi demektir. Dil, öncekilerin şimdikilere bıraktığı miras, şimdikilerin sonrakilere bırakacağı bir emanettir.