Sanrı; uyanık bir kişinin dışında var sandığı ancak gerçekte olmayan olguları algılaması, yaşaması, varsanı, birsam, halüsinasyon. Sanrı hiç başlamadı, başlamayacak. Sanrı her şeyden evvel vardı. Doğumdaki sancıdan, bildiğimiz tanrıdan, bilmediğimiz zamandan ve zamansızlıktan evvel hep vardı.
Varlıkta yoktu, yoklukta vardı. Oluşta çoktu.
Sanrı küstah bir hürriyet, anahtarı usulca cebimize bırakan naif bir esaretti.
Sevgili Okuyan; bu arka kapak yazısı size içindekilere dair methiyeler düzmeyecek, kitabı almanızı öğütlemeyecek ve yazarın kim olduğundan söz etmeyecektir. Bu arka kapak yazısı sadece merhabalaşmamızdır. Bu kitabın yazarı bir insandır.
Ayçe Hazal Damar
Müşteki ve ahlaksızın gündüzlerinde
Kırım’dan Beyrut’a uzanan yolsuzluğunda
Meczupluğu sualsizce akıştan
Çölün en ücrasındaki kaktüssün.
