“…sevildiğimi anladığım zamanlarda yüzümde açan çiçekleri bugüne kadar kimse görmedi. Çünkü beni gerçekten seven bir insana hiç denk gelmedim. Sevilmediğimi anladığım bir yerde durmakta ısrar edince de böyle hayal kırıklarıyla dolu bir hayatım oldu. Bir çiçek dahi güneşi görmediği yerde kuruyarak ölürken, ben ısrarla perdeleri kapalı karanlık bir odanın içerisinde güneşin doğmasını bekledim. Ta ki biri gelip beni tüm kalbiyle sevinceye kadar…
Genç yaşta Alzheimer hastalığına yakalanan bir mahkûmun, sevdiği kadını unutmaması için verdiği savaş ve ona en büyük hayalini gerçekleştirebilmesi için yardım eden üç muhteşem dostun gerçek hayat hikâyesi.
Uğur Babat’ın kendi özgü üslubuyla kaleme aldığı bu hayat hikâyesinde, başarıya ulaşabilmemiz için bugüne kadar iddia edilenin aksine birçok farklı yolun daha olduğunu gösteriyor.
Üstelik “Kırık Vazo” bunu yaparken de edebiyatı kullanarak bizi çok farklı bir dünyaya götürüyor.
Aşk, bilgi ve dostluk bağları bugüne kadar hiç bu yönüyle kaleme alınmamıştı.