Soğuk olmadığında yaz olduğunu düşünüyorum ve sıcak olmadığında da kış olduğunu. Bir de bakıyorum ki, sonbaharmış. Kış için giyeceğim var, yaz ve ilkbahar için de ama sanırım bunlar sonbaharda işime yaramıyor. Babamın olduğu yere daha yeni sonbahar gelmiş ve babam bana mutlu olduğunu çünkü demir parmaklıklar arasından kuru yaprakların geldiğini ve bu yaprakların benim mektupçuklarım olduğunu hayal ettiğini yazmış.
Santiago darbeden sonra tutuklanmış, beş yıldır sevdiklerinden uzak, bazen bir hücrede yapayalnız kalan bir adamdır. Santiago’nun genç karısı Graciela, yaşlı babası Don Rafael ve küçük kızı Beatriz bir yandan hapisteki Santiago için endişelenirken bir yandan da hayata tutunmaya çalışırlar. Yoğun bir aşk, cinsellik, özlem, öfke ve acı duygusuyla harmanlanan Kırık Köşeli İlkbahar’da 70’li yıllarda Uruguay’da gerçekleştirilen askeri darbenin ardından yaşananlar anlatılıyor. Ancak usta yazar Benedetti burada siyaseti, hapishaneyi, işkenceyi ya da direnişi öne çıkarmıyor. Bunlar var elbette ama bu hikâyede yazar, askeri darbeye maruz kalan sıradan insanların bireysel dramları üzerinden yaklaşıyor ülkenin trajedisine.
Latin Amerika edebiyatının en büyük yazarları arasında sayılan Uruguaylı Mario Benedetti, aşkın, sürgünlüğün ve hayata tutunma azminin en güzel metinlerini yazmıştır. Yaşadığı dönemin zorlu koşullarında kalemiyle, politik mücadelenin içinde tüm benliğiyle var olmuştur. Benedetti, Kırık Köşeli İlkbahar’da da, vatanından koparılan ama yaşamaktan vazgeçmeyenlerin insanlık durumlarını kimi zaman bir çocuk aklının aydınlığı ve yalınlığıyla anlatıyor.