“Toplum cemaatin temel dayanağıdır.”
İbâziler’in sistematik metodu, temelde kolektiflik üzerine kurulur. Bunun anlamı, “savaş ile barış, zafer ile zuhûr, gizlilik ile kitmân” gibi toplum ile ilgili tüm durumlarda gerçek ağırlığın topluma verilmesidir. İbâzî cemaatlerin seçtikleri bu yönelim, istişareye (şûrâ) teşvik eden, yardımlaşma, dayanışma ve -bencillik ile hodbinliğe yer olmayan- İslam toplumunu güçlendirecek her esas üzerine kurulu olan İslam şerîatının derin anlayışından gelmektedir.
İbâziler’in bu kolektif metodu uygulamaya olan tutkuları, muhtemelen içerisinde doğdukları siyasî koşulların bir neticesidir. Bu koşullar, sürekli kovuşturma, sürgün ve zorbaya maruz kalmış tarihlerini damgalamıştı. Bu nedenle toplum unsurları arasındaki ilişki bağlarını kuvvetlendirmek gerekiyordu. Zira toplum arasındaki ilişki ve kaynaşma, sürekli sayı üstünlüğüyle galip gelen düşmana karşı safları güçlendirir. İşte bu metot, imam veya yönetici seçiminde İbâzî düşüncesine gerekli karşılığı veriyordu. Bilindiği üzere İbâziler’in “takva ve uygunluğu” yönetimin vazgeçilmez kriterlerikılması, tarihleri boyunca cemaatlerinin ve devletlerinin kuruluş esaslarından biri olmaya devam etmiştir. İbâziler toplulumlarını “toplumu, her şeyden üstün tutan” bu perspektife uygun bir şekilde organize etmeye çalışmışlardır.