Nevzat Kösoğlu, Türk düşünce hayatının çınarlarındandı. Milliyetçiliği sistemli bir düşünce sahası haline getirmek isteyen ve bunun için gayret eden bir düşünürdü. Bu manâda da Ziya Gökalp’tan başlayıp Mümtaz Turhan ve Erol Güngör’de mükemmel ifadesini bulan bir milliyetçilikten yanaydı. Onunki kültür milliyetçiliğiydi. Milliyetçiliğe, milletleri millet yapan asıl hususiyetin onların hayata, dünyaya ve insana bakışları olduğunun şuuruyla bakan birisiydi. İşte onu Ziya Gökalp ananesine bağlayan tarafı buydu. Böylece de milliyetçiliği bir kavga unsuru olmaktan çıkarıp, milletleri manevi yönden zenginleştirecek bir fikrî gıda hâline getirmek için uğraştı hep. Bunu yaparken de yine sadece, milliyetçiliğin cihanşümul unsurlarından hareket etmemiş, onu bize, Türk milletine has bir kimlik hâline getiren unsur olarak Müslümanlığı aslî bir yapı taşı olarak görmüştü. Dolayısiyle onun milliyetçiliği kuru bir etnik milliyetçilik olmadığı gibi, manevi hususiyetlerinden tecrit edilmiş bir milliyetçilik değildi.
Türklük ve Müslümanlığın birbirleriyle nasıl aynileştiğini, bir yerde Türk denince ilk akla gelen yönünün onun Müslümanlığı olduğunu bilen birisiydi.
Nevzat Kösoğlu’nu büyük yapan sadece onun mütefekkir tarafı değildir. O, şahsî hayat çizgisi itibariyle de büyük bir insandı. En kötü şartlarda bile duruşundan, şahsiyetinden taviz vermemiş, yani bir türlü bükülememiştir. Onu kendisine çok ihtiyacımız olduğu bir zamanda kaybettik. Temennimiz, onun gibi fikri ve zikri bir, şahsiyet abidesi insanların çoğalmasıdır.