“BaşarılıyMIŞ gibi, çok bilgiliyMİŞ gibi, sadıkMIŞ gibi, ehilMİŞ gibi, seviyorMUŞ gibi, mutluyMUŞ gibi, dürüstMÜŞ gibi, dostMUŞ gibi, ahlaklıyMIŞ gibi ve daha birçok MIŞMIŞ’lık bir salgın hastalık gibi bizi kuşatıyor.” Yazar, insanlığın bir çağ geçişi yaşadığı tezini ortaya koyuyor ve nasıl bir çağa evrildiğimizi sorguluyor. Herşeyin hibritleştiği bir zamanı, yine hibrit bir çalışmayla anlamaya çalışıyor, birlikte sorgulamaya, düşünmeye çağırıyor. Felsefe, toplumbilim, ruhbilim, sanat ve edebiyattan dem vurup, yaşamları işgal eden herşeye inat, okuyucunun hiç zamanını almadan aşmaya çalışıyor, düşünsel üretimin önündeki engelleri… Daha çok insanı bu sürece katma çabası ve bunun da yaşamaya değer bir çağın inşasına katkı sağlayacağına olan kanı yatıyor, Yazar’ın kaygılarında… “Her okur aynı kitaptan farklı şeyler okur!” “Başkalarının fikirleriyle yaşayanlar köle olmaktan kurtulamaz!” “Okumadan yazma, yazmadan konuşma...” “Güzelliğin kuvvetten en önemli farkı, rutini sevmemesidir.” “Doğru cevaplar, doğru soruları gerektirir!” “Kimilerini gerçekleriyle tanıdım, kimilerini yalanlarıyla...” “İnsan anizotropik´tir.” “Yaşlanmayan şey ölmez.” “Sevginin binbir çeşidi vardır, tür tür, renk renk... Nefretse tektir.” “İnsan unutur, tarih unutur, ama sanat ve edebiyat unutmaz.”