Fatma Zehra Fidan ve Duygu Alptekin bu kitapta farklı formasyonlardan gelen yazarları buluşturmayı başarmışlar: yazarlar arasında feministler de var ilahiyatçılar da… Öyle ki bazı yazılar ilk okuyuşta birbirini yanlışlıyor gibi görünüyor. Toplumsal cinsiyetin bedenlere giydirilen giysi olduğunu yazan da var, cinsiyetin performative ya da edimsel olduğunu vurgulayan da… Anadolu'da İslam öncesi ana tanrıça kültü ve anaerkil kültürel geçmişi öne çıkaran da var; Anadolu'nun Müslümanlaştıktan sonra kadın-erkek ilişkileri yönünden daha eşitlikçi bir kültürel birikime kavuştuğunu savunan da… Anlaşılan o ki, yazarların ortak kaygısı onları buluşturmuş… Tamamıyla seküler bir bakış açısı ile yazılmış yazılarla, İslâm dini çerçevesinde kadın dindarlığı ve kadının özgürleşmesini savunan yazıların aynı kitapta bir araya gelmesi, Türkiye'de bugünkü koşullarda kadınların kurtuluş mücadelesinde bir arayışı gösteriyor. Bu kitaptaki yazılar ve yazarların hepsi olmasa da çoğunluğu, kadının evrensel olarak yaşadığı tahakküm biçimlerini analiz eden feminist yazından haberdar ve bu entelektüel kaynaktan yararlanıyor. Kitaptaki yazılar, kadının ve kadın bedeninin maruz kaldığı tahakküm biçimlerini farklı perspektiflerden ele alıyor ve kadınlar için farklı güçlenme yollarına dikkat çekiyor.