Bütün savaşlar gibi Çanakkale Savaşı’nda da istihbarat çok önemliydi Gelibolu’ya çıkarma kararı alan İtilaf devletleri, çıkılacak noktaları saptamak, kendilerini karşılayacak kuvvetin insan ve ateş gücünü öğrenmek, sahildeki tahkimatların düzenini tespit etmek için çaba harcıyorlardı. En gelişmiş devletlerden oluşan bu ittifakın istihbarat yetkilileri, sahadan uçak ve balonlarla gözlemledikleri ve dünyanın çeşitli ülkelerinden derledikleri bilgileri harmanlıyorlardı. Osmanlı Genelkurmayı’ndaki kıdemli bir subaydan, Gelibolu halkı içindeki işbirlikçilerinden ve hatta İngiltere’nin Çanakkale Konsolos Yardımcısı Charles Palmer gibi diplomatik konumunu istihbarat için kullanan görevlilerden gelen bilgileri de bunlara ekliyorlardı. Sahip oldukları örgütlenme, teknik olanaklar ve yetişmiş insan gücüyle bu ve diğer kaynaklardan gelen istihbaratı değerlendirerek muharip birliklerinin emrine sundukları operasyonel haritalara dönüştürüyorlardı. İşte Mustafa Kemal dahil tüm subay ve askerlerinin azimli direnişiyle onları hezimete uğratan Osmanlı ordusu, sadece ateş gücü açısından değil, istihbarat açısından da böyle geniş kaynaklara sahip bir düşmana karşı savaştı. Avustralya ordusunda istihbarat subayı olarak görev yapan yazar Hugh Dolan, planlamanın başladığı tarihten 25 Nisan’daki Anzak çıkarmasına kadar geçen otuz altı günü tek tek anlatıyor. İstihbarat ağırlıklı olmak üzere, yapılan tüm hazırlıkların sonuca nasıl etki edebileceğini farklı ve akıcı tarzıyla gayet güzel özetliyor.