Taşkent'e Doğru
Mişka boş ve açlık kokan kulübeye girdi, şapkasını gözlerine çekerek kaşlarını çattı. Hemen de büyük ve gerçek bir erkeğe benzedi, büyükler gibi de yayıla yayıla oturdu.
– Anne, neden uzanıyorsun?
– Kendimi kötü hissediyorum, oğlum.
– Ben ekmek bulmak için Taşkent’e gitmek istiyorum.
– Orası neresi?
– Öyle bir şehir var, buradan iki bin verst uzaklıkta, ekmek
orada bayağı ucuzmuş.
Mişka sakin ve kendinden emin bir sesle konuşuyordu, tıpkı
yetişkin bir adam gibi.
Annesi de ona şaşkın gözlerle bakıyordu.
– Boş mu konuşuyorsun ne, anlamıyorum seni.
Mişka baştan anlatmaya başladı. Orada meyve çoktu ve herkesin fazla fazla ekmeği vardı. Tek gidişte 30 funt getirilebilirdi.