Suzan Samancı öykülerinde atmosfer yaratmada, çevre ve mekân kullanımında o kadar başarılıdır ki, yazdıkları kurgu olmasına rağmen okurda bir gerçeklik duygusu yaratır. Ve bu duygu o kadar güçlüdür ki, yakılan evler, boşaltılan köyler, sokak ortasında infazlar karşısında adeta taraf olmanızı da zorunlu kılar. Samancı, korku, şiddet, kuşku, işkence gibi insanlık dışı eylemler ile savaş, gerilla, terör, itirafçı, Newroz gibi kavramları haber bültenlerinin griliğinden sıyırıp edebiyatın yeşiline sararak bir nevi o "olağanüstü hal"lerin vicdanı oluyor. Küçük dünyaların, sıradan insanların hikâyeleri bunlar, büyük bir yoksunluk ve acıyla yoğrulmuş, hep uzakta kalmış...