Türkiye-ABD ilişkileri, II. Dünya Savaşı’nın sonundan 21. yüzyılın başlarına değin Türk dış politikasının temel belirleyici unsuru olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu aktörleri olan Kemalist seçkin kesimler, Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren Türkiye’nin Batılı devletler gibi modern, güçlü ve müreffeh bir devlet olma ilkesini benimsemişlerdir. Günümüzde de bu ilkeyi benimsemeye devam eden Kemalist seçkinler, Türkiye’nin ulusal çıkarlarının; başta ABD olmak üzere Batılı güçler tarafından tehdit edildiği düşüncesindedirler. Kemalist seçkinler, kuzey Irak merkezli bu tehdidi açıkça ortaya koyarak geleneksel Batı yönlü Türk dış politikasının artık günümüze kadar sürdürüldüğü şekliyle devam edemeyeceğini düşünmektedirler. Kemalist kesimlerde meydana gelen bu dönüşüm, Türk dış politikasının geleceği açısından önem arz etmiş ve dolayısıyla bu çalışmaya konu olmuştur.
Bu çalışma, Türkiye’de ağırlıklı olarak yapılan tarihsel-diplomatik incelemelerden farklı olarak, pozitivist ve post-pozitivist kuramsal ve yöntemsel yaklaşımlar çerçevesinde, Kemalist aktörlerin merkezinde olduğu Türk-Amerikan ilişkilerinin incelenmesini amaç edinmiştir. Kemalist seçkinler her ne kadar Türkiye’nin kuruluşundan itibaren Türk dış politikasına yön verseler ve Türkiye-ABD ilişkileri bağlamında önemli rol oynasalar da bilimsel çalışmalara yeterince konu olmamışlardır. Bu bağlamda, bu çalışmada, 2003 yılı sürecinde ciddi gerginlik yaşayan ve 2003’ten beri bir türlü tekrar arzu edilen düzeye gelmeyen Türkiye-ABD ilişkileri; pozitivist ve post-pozitivist kuram ve yöntem çerçevesinde incelenmiştir.