“Çağdaşlarından hiçbir yazar Casanova’nın yaşadığı kadar varyasyon ve durum yaratamamıştır ve yüzyıl içinde böylesine cüretkâr, inişli çıkışlı bir başka yaşamöyküsü yoktur. (...)
Burada karşımıza çıkan şey, sanatçının yardımına ihtiyaç duymayan, kendisi yeterince dolu, olgun ve mükemmel
bir sanat eseri olan hayatın kendisidir.”
STEFAN ZWEIG
Giacomo Casanova’nın (1725-1798) kim olduğunu bildiğimizi sanıyoruz. Yanılıyoruz.
Tüm zamanların en ateşli çapkını, skandalların adamı, aşk makinesi, kumarbaz, dolandırıcı, asker eskisi, kaçak, beş parasız soylu, casus, serüvenci…
Casanova’nın aynı zamanda eylem hâlinde bir yaşam filozofu, Homeros’un İlyada’sının çevirmeni, Balzac, Stendhal, Zola, Apollinaire, Fellini, Sebald ve daha nicelerini derinden etkilemiş çok büyük bir yazar, geleceğe ait bir adam olduğunu bilmiyoruz.
Casanova’nın 60 yaşını geçtikten sonra yazmaya başladığı anılarını bir araya getiren Hayatımın Hikâyesi, Seingalt Şövalyesi’nin olağanüstü yaşamını ve yapıtını gözler önüne seriyor.
“Casanova fazlasıyla eğlendi, insani etkinliklerin gizli saklı yanlarını gördü, birilerine çabucak kanmanın temelindeki sinir sistemini inceledi. (...) Onu okumak Cervantes’in Don Quijote’sini okumak kadar eğlendirici. Kısacası Hayatımın Hikâyesi bir
başyapıt, hakikâti içinde ilerleyen birinin serüveni. (...) Hayatımın Hikâyesi belki de gizlisi saklısı olmadan 2230 yılında okunabilecektir. Stendhal’in 1936’ya doğru okunmayı
umduğunu unutmayalım.”
PHILIPPE SOLLERS