(Garp'dan Şark'a Bir Gelin Geldi)
Gürpınar’a güneş hep vaktinden önce doğar, vaktinden çok sonra batardı.
Güneş bile bu güzel yürekli insanlardan ayrılmak istemezdi.
Bazen başımı alıp gidesim geliyor.
Düşüncelerimi, çare arayışımı sığdıracağım hiçbir bavul bulamıyorum, kalıyorum.
Mutlu olmak için;
Gürpınar’ın sıcacık insanlarını, şırlıltılı derelerini alı al, moru mor, yeşilin her tonunun ayrı güzel olduğu meyve bahçelerini gören bir pencere açardım yorgun ruhuma.
O ilahi koku evlat kokusu.
Beni hep sabra zorlayan, dayanma gücü veren, yaşama nedenim evlatlarımdı…