Bir ülkenin nüfusu, o ülkenin bazen azalan bazen çoğalan canlı dokusunu oluşturmaktadır. Bu canlı dokudaki nitel ve nicel değişimler o ülkenin siyasi, iktisadi ve sosyo-kültürel değişimleri ile yakından ilişkilidir. Nüfus olgusu, mekân ve zamana göre değişen, sosyal, kültürel, ekonomik ve jeopolitik boyutları olan çelişkili, göreceli, değişken ve tartışmalı bir kavramdır. Nitelikli nüfus bir ülkenin beşeri, ekonomik ve savunma gücüdür aynı zamanda kültür ve medeniyetin, kalkınma ve zenginleşmenin kaynağıdır. Fakat unutulmaması gerekir ki kalabalık, niteliksiz, yoksul ve kontrolsüz nüfus, geri kalmışlığın en önemli nedenlerinden biridir.
Bilim literatüründe doğum ile ölümü, sevinç ile üzüntüyü, evlenme ile boşanmayı, zenginlik ile fakirliği, oburluk ile açlığı, çoğalma ile azalmayı, kırsal ile kentsel yaşamı, geçmiş ile geleceği sıkı sıkıya bağlayan ve birleştiren tek kavram nüfustur. Nüfus sihirli bir değnek olarak, farklı ülkelerde bazen utanç bazen gurur kaynağı, bazen barış bazen savaş nedeni, bazen birleştirici bazen ayrıştırıcı unsur olmuştur. Nüfus bazen büyüme ve kalkınmayı, bazen küçülmeyi ve parçalanmayı tetiklemiş, ama her zaman bilimsel ve siyasal tartışmaların merkezinde yer almayı başarmıştır. Nüfus bilimi, yani demografi işte bu sihirli kavramın etrafındaki olguları, olayları ve değişimleri anlamaya, irdelemeye, açıklamaya ve tartışmaya çalışan genç bir bilim dalıdır.