Gerçek Dünyada Uluslararası Terörizm
Korsanlar ve İmparatorlar, Aziz Augustinus’un aktardığı bir anekdotla başlar. Büyük İskender ile esir aldığı korsan arasındaki bir diyalogdur bu: “İskender korsana, ‘Sen ne cesaretle denizlere korku salabiliyorsun?’ diye sorar. Korsan, ‘Asıl sen ne cesaretle bütün dünyaya korku salabiliyorsun?’ diye cevap verir ve şöyle devam eder: ‘Ben sırf küçük bir gemiyle bunu yaptığım için hırsız sayılıyorum, oysa sen aynı şeyi koca bir donanmayla yapıyorsun diye İmparator olarak anılıyorsun.’”
Augustinus’un anlattığı hikâye, modern “İmparator” ABD ve onun sadık müttefiklerinin sözde “terörist” devletlerle olan ilişkilerini gayet iyi özetler ve “uluslararası terörizm” kavramının modern Batılı anlamdaki kullanımına ışık tutar. Bu anlam dünyasında İmparator ve vasal devletlerinin başvurduğu her tür şiddet eylemi “nefsi müdafaa”, “haklı savaş”, “misilleme” yahut “önleyici eylem” statüsünde değerlendirilirken, Küba, Orta Amerika ülkeleri ve Filistin’in de aralarında bulunduğu ülkelerin, yani “onlar”ın her tür eylemi doğrudan “terörist saldırı” kapsamına sokulur.
Chomsky Korsanlar ve İmparatorlar’da, bu algı ikliminin yaratılmasında, haberlerin medyadaki işlenişinin, medyanın olayın failinin kim olduğuna göre değişen iki yüzlü tavrının, devlet politikalarını meşrulaştırmak maksadıyla akademide üretilen çalışmaların ve hatta uluslararası kuruluşlar tarafından alınan ve ne hikmetse İmparator ve müttefikleri açısından herhangi bir bağlayıcılığı olmayan kararların oynadığı rolü büyük bir maharetle ortaya koyuyor. Hâkim sistem içerisinde “uluslararası terörizm”in İmparator’un işine gelen bir kavramsal çerçeve içerisinde nasıl sunulduğunu, George Orwell’in 1984 romanının kurgu dili olan Yenikonuş’u aratmayan bir biçimde sözcüklerin gerçek anlamlarından nasıl arındırıldığını, tekil olaylar ve muteber gazetelerde yayımlanmış haberler üzerinden irdeleyerek, “dünyanın en önde gelen terörist devleti” ilan ettiği ABD’yi o bilindik ironik üslubuyla bir kez daha hedef tahtasına oturtuyor.