'Tüm duyguları bir arada yaşayabilmem için altımdaki aletin bana verdiği güç yeterliydi. Rüzgarı elciklere uzanan kollarımdan damarlarıma alıyor, dünyanın tek hakimi olduğumu hissediyordum. Bu dünyayı benden başka kimse hakkıyla yaşayamıyor gibiydi. Sonuna kadar tüm hazları sömürerek yaşıyordum. Yarın yoktu benim için.
Yanımda benimle olmak isteyen kardeşlerimleydim. Hepsi benim için ölürdü de öldürürdü de. Ama onlardan sadece benimle motor sürmelerini isterdim.
Özgürlüğün bedeli zaten yeterince ağırdı. ''
Aldığı ilk nefesten vereceği son nefese kadar motosiklet üstünde bir yaşam dışında hayattan hiçbir beklentisi olmayan Lawless Thunder Motosiklet Kulübü Başkanı Sarp'ın kimin gireceğine kendisinin karar verdiği o kusursuz dünyasına sinsice sızan, onu arafta bırakan bu ufak casus da kimdi?
Rüyalarında ona geleceği gösteren mitolojik varlıkları kendi hayatı ile bir araya getiremeyecek kadar yüreği saf, hayatta ama yanında olmayan bir babanın verdiği hayal kırıklığıyla hep yanlış yoldan gidecek kadar şaşkın, aşka aşık bir kız elbette.
''Sarp'a nasıl yaklaşacaktım bilmiyordum. Neden onu seçmiştim onu da bilmiyordum. Sadece kalbime batan camlar o yakınıma gelince yok oluveriyordu.
Verdiği his huzur değil, huzursuzluktu. Bütün antenlerimin ayarları kaçıyor olsa da yine de kalbim acımıyordu yanındayken.
Ev gibi bir his veriyordu sertliğine rağmen gözleriyle.''
Ela ve Sarp'ın yolları bir ufak mavi hapın verdiği cesaretle birleşerek, Bad Skulls Motosiklet Kulübü ve onun ardındaki gerçek şeytana karşı aksiyon dolu bir maceranın içine sürüklenirken, kendi hayatlarında da tek başına bir devin değiştirdiği ama ancak kaderin izin verdiği kadar aşkı yaşayabileceklerdi.
Motosiklet kültürünü hayat tarzı haline getiren dışlanmış, boyun eğmez, asi ruhları Kale'nin doğaüstü atmosferinde aşk, macera ve mitoloji ile harmanlayan harika bir kitap.