Kuş Olsam Evime Uçsam’la tanıdığımız Güzin Öztürk’ün yeni romanı Kayıp Kapının Anahtarı, dostluk ve dayanışmayla her sorunun üstesinden gelinebileceğini anlatan, fantastik öğelerle bezeli bir “kendini arayış” öyküsü.
Farklılıklara sahip olmanın insanları ayrıştırmadığına, bilakis onları zenginleştirdiğine vurgu yapan bu sürükleyici kitap, Gaia Gezegeni’nde yaşayan Arven adında bir kız çocuğunun, Saklı Orman’a doğru çıktığı yolculuğu büyüleyici bir maceraya dönüştürüyor.
10 yaş ve üzeri okurlarını bir görünüp bir kaybolan esrarengiz bir kapının peşine düşürerek serüvene dâhil eden yazar, “normal” ve “tuhaf” kavramları üzerine keşiflerle dolu bir okuma deneyimi sunuyor.
Arven hiçbir zaman kendisi gibi davranamadı. Sırf diğer çocuklardan biraz farklı diye, herkes onunla dalga geçti, eğlendi. Oysa Arven şimdilerde ilk kez kendini önemli hissediyor. Çünkü başka kimselerin başaramayacağı çok önemli bir görevi var: Tuhaflıklar Kapısı’nı bulmak ve oradaki “tuhaflar” ile ait olduğu gezegendeki “normal” insanlar arasında bir bağ kurmak… Gaia'nın ona ihtiyacı var. Bu yüzden başarısız olamaz. Olmamalı da. Ne yapıp edip Gaia’nın hastalanan ruhu için yardım elini uzatmalı. Peki, Arven buna hazır mı? Hele ki bir çiçek ve dikenle birlikte Saklı Orman'da yapayalnızken...
Düşle gerçeğin iç içe geçtiği sağlam kurgusuyla fark yaratan Kayıp Kapının Anahtarı, çiçeklerin kokusunu kaybettiği, yanardağların ağladığı, arıların bir bir yok olduğu, "karanlık" bir evren resmederek, adım adım felakete sürüklenmekte olan Dünya’mızın geleceği hakkında önemli öngörülerde bulunuyor.
Küçük Arven’in fiziksel farklılığını yüceltip sıradanlaştırarak, karşılıklı ilişkilerde önyargının ve hoşgörüsüzlüğün hiçbir zaman kabul görmeyeceğinin altını çizen Güzin Öztürk, her güzel şeyin inanmakla başladığını ve önemli olanın daima ilk adımı atmaktan geçtiğini hatırlatıyor.