Güneydoğu'nun incisi; bir bir dizilen, yan yana yapışmış ve adeta birbirilerinden ayrılamayan şatoları ile göz kamaştırıyor. Anadolu'yu Mezopotamya'ya bağlayan bu devasa mükemmeliyetteki nadide inci; yüzlerce, hatta binlerce yıl, birbirinden farklı; din, dil, ırk, kültür, mezhep ve onlarca uygarlığın, kendi öz farklılıklarını koruyarak; sevgi, hoşgörü ve dayanışma içerisinde yaşamalarını sağlamak için, hepsine adeta ev sahipliği yapıyor. Bu sayede, bir kültür mirası haline gelen ve tarihi yapıları koruma altına alınan bu nadide inci, sanatsal açıdan da camiler, türbeler, medreseler ve kiliselerin yanı sıra, farklı dinleri anımsatan eserler barındırmaktadır. Bu incinin adı, “kaleler kenti” anlamına gelmekte olup, çeşitli el sanatlarıyla, devasa şekilleriyle, kendine has güzellikleriyle, adeta salınır misali, gönlümüzde taht kurmuştur.