Eşini elim bir hastalıktan kaybeden, dostlarını arayıp sormayan, depresif, yalnız ve yorgun bir kitap çevirmeni olan Kenan’ın eline eski ve gizemli bir kitap geçiyor: Râzabad’a Yolculuk.
Kitap Pehlevi alfabesiyle yazılmış, kesin olmamakla birlikte eski Farsça bir kitap. Kitabı dostu sahaf Bahtiyar Efendi’ye götürüyor. Râzabad’ın Pers mitolojisinde hiçbir yere ait olamayanların ülkesi; dünyada kalamayanların ülkesi. Yedi kapısı var Râzabad’ın; yedi kapı, yedi bilge muhafız tarafından tutuluyor. Bu yedi muhafız da dünyada, insanlar arasında farklı tezahürlerle beliriyorlar. Râzabad bu dünyada değil, bir başka gezegende veya ahirette de değil; zıtlar arasında! Hikâyenin bütünü zıtlar arasında geçecek ve bu zıtlar arasında yürümeyi bilenler, nihayet Râzabad’a erişecek. Kenan’ın yolculuğu da burada başlıyor. Kitap ile Kenan’ın hayatı paralel gitmeye başlıyor.
Kenan bundan sonra başına gelen olaylarla hasret ile vuslatı, karanlık ile aydınlığı, varlık ile yokluğu, ölüm ile yaşamı, geçmiş ve geleceği, zalim ile mazlumu ve zahir ile batını arasındaki zıtlıkları çözmeye çalışıyor