Falkland Hâkimi imzasıyla çıkan “Benim Adım 10 Ekim”: farklı yaş, cinsiyet, etnisite ve hayat görüşlerine sahip 9’u hayali, biri gerçek 10 canlının anlatısıyla çıkıyor karşımıza. 10 Ekim 2015 Ankara Katliamı’nın öncesi, an’ı ve sonrası üzerine eğilmekte. Kurgusal anlatıcılar, bireysel hayatlarının Ankara Katliamı sonrası nasıl bir kırılmaya uğradığını hikâyeleriyle anlatmakta. Kitap bu yöntemle, o gün miting alanında bulunan ya da bulunmayanların deneyimleri üzerinden saldırının toplumsal karşılığının arayışına girmekte.
Kitaptaki hikâye anlatıcılarının tek ortak noktası Ankara’da yaşamış olmaları. Her ne kadar apayrı görülse de “Adalet”, “Barış”, “Eşitlik” gibi kavramlar, iç içedir ve birbirine bağlam oluştururlar. Kitap, yasal bir ‘adalet’ arayışına girişmemiştir. Sorumluların peşine düşmek ya da hukuk arayışı gayretinde de bulunmaz. Herhangi bir talebinin olmadığını “Ben Çeviğim”de gayet anlaşılır bir şekilde ele alıyor. Kitapta “eşitlik”, arzusu dile gelmekten kaçmadığı gibi hayati bir ihtiyaç olarak görülür. Biri hariç tüm anlatıcılar, yukarıda işaret ettiğimiz kavramlara bir bütün olarak yaklaşarak, konuşturduğu tüm canlılara temas ederek, dokunarak, empati kurarak çıkış yolu arayışı içinde çözüm/ler üretmekte.
Kitabın kurgusunun gayet başarılı bir şekilde, hatta rahatsız edici bir gerçeklikle ele alındığının ifade etmemiz gerekiyor. Hikâyedeki kişiler hayal ürünü olsa da okuyucu, anlatılan hikâyelerin hiçbirine yabancılık çekmez; 10 Ekim 2015’ten itibaren gördüğü, bildiği hikayelerin toplamıdır. Toplumsal bir travmayı konu edinmek riskli bir girişim olsa da Falkland Hâkimi bunun üstesinden gelmeyi başarıyor.