Kendimizi sadece "iyi" özelliklerimizle tanımlayarak, olumlu duygularımızı kabul ederek, "olumsuz" duygularımızı gizlemek, "karanlık" yanlarımızı yok saymak varlığımızın bir bölümünü de reddetmek, yok saymak anlamına gelir. Bu da bizi "olumsuz" duygularımızın barındırdığı devasa yaşam enerjisini kullanmaktan mahrum eder.
Benliğimizin takdir etmeyi bilmediğimiz karanlık yönlerinden kaçınmakla meşgul olduğumuz sürece eksik kalırız ve ne yaparsak yapalım, nelere sahip olursak olalım, "Hayatımda bir şey eksik" duygusunun sızısını ve boşluğunu içimizde hep hissederiz. Oysa Kaçtığımız Karanlık, çoğu zaman Işığa giden yoldur.
Pozitif duygular bizi gerçekten ileri götürür ancak negatif duygulara da ihtiyacımız vardır. Örneğin, kızgınlık bizi yaratıcı kılar; bencillik bize cesaret verir; suçluluk duygusu etkili bir harekete geçiricidir... Duygusal, sosyal ve zihinsel olarak hangi durumda olursak olalım hayattan istediğimizi almak için duygu ve davranış yelpazemizin yalnızca "iyi" yanlarına değil, "iyi" ve "kötü" yanlarıyla tümüne dayanmak zorundayız. "Zor" veya "kötü" olandan yararlanarak "iyi" olana ulaşabiliriz.
Bilimsel araştırmalar ve gerçek hikâyelerle dopdolu ama insanı gülmekten de alıkoymayan bu kitaptan öğrenecekleriniz, bize kendimizi sorgulatırken aslında mutluluk kapasitemizi artırmanın çok az kullanılmış bir yolunu da gösteriyor.