Cem Sultan, gerek kişiliği gerekse aktörü olduğu olaylar itibariyle döneminin ilginç bir şahsiyeti olarak Doğu'nun ve Batı'nın tarihyazımında yerini almıştır. Zeki, entelektüel, sevilen bir kişilik olan Cem, babası II. Mehmed'in ölümünün ardından ağabeyi II. Bayezid'e karşı giriştiği taht mücadelesini kaybedince Batı'ya sığınmıştı. Önce Rodos'a, daha sonra Fransa'ya geçen Cem'e, kimileri tutsak ve rehin gözüyle, kimileriyse Osmanlı tahtının varisi bir 'konuk' gözüyle bakmıştır. Ama felsefeye, sanata, şiire karşı ilgisi olan bu genç şehzadeye Batılıların sevgi ve saygı duyduğu, keza Cem'in de kültürünün ve kendinden emin tavrının verdiği güçle bu topraklarda kendini yabancı hissetmediği bir gerçektir.
Guy Allard'ın 1673 tarihli eseri, Batılıların "Zizimi" dediği Cem'in yaşamından bir bölüm aktaran bir tür romans, tarihî gerçeklere dayanan bir anlatıdır. Cem'in Fransa'da Sassenage Şatosu'nda kalırken Baron'un kızına duyduğu aşkı eksen alan metin, aşkı uğruna saltanat iddialarından vazgeçmeye kadar varmış Cem'in ağzından mücadelelerinin ve Fransa'daki yaşamının anlatılması açısından önemli olduğu kadar Yeniçağ Fransa'sındaki soylu ve aristokrat hayatlara yakından bakmayı sağlayan, bir tür aşk ve serüven romansı olarak da okunabilir. Fransa'da hâlâ dillere destan bir aşkın hikâyesi...