Akıp giden su gibi güzeldi işte geçip giden zaman da. Akması, geçmesiydi önemli olan ve bizim de onlarla akmamız, geçmemiz, esmemiz, uçmamız, yüzmemiz, yürümemiz, koşmamız, durmamız, bakmamız, susmamız ve yazmamız... Sonra günlerimiz vardı, olup olacağı yedi gündü, iki avcumuza sığardı, ‘hayırlı cumalar’ kadar ‘mavi cumartesiler’, ‘uykulu pazarlar’, ‘güneşli pazartesiler’, ‘sakin salılar’, ‘iyimser çarşambalar’, ‘uğurlu perşembeler’ de demek iyiydi.”
-Haydar Ergülen