Yeniköy’de Bir Yalı, Baston ailesinin iki kuşağının biraz tirajik, biraz trajikomik, naif öyküsü. Hikâyelerindeki başarısını romana taşıyan Zeynep Rade, bu kez kolay kolay unutulmayacak karakterleri ve ustalıkla örülmüş kurgusuyla klasikleşmeye aday bir eserle çıkıyor karşımıza.
1913 senesinin ilkbaharında Halit Paşa ve ailesi yalılarına yerleştiler. O vakitler yalı renklerinin anlamları vardı. Müslüman-ların yalılarını kızıl veya kırmızıya, gayrimüslimlerinse sarı, bej ya da kahverengiye boyaması makbuldü. Halit Paşa bu hususun farkına yalıyı aldıktan sonra varmıştı. Kendisi bir devlet memuru olarak elbet evini kırmızıya boyamalıydı ama ya maliyeti? Paracıklarının daha ilk günden kuş olup uçacağını düşündükçe sıtma tutmuşçasına üzerine bir üşüme geliyor, zangır zangır titriyordu. Teferruatlı hesaplardan sonra pek münasip bir neticeye vardı! Yalı beyazdı ya, işte bu sebepten ona milliyetçiliğinin sembolü bir isim koyacaktı. Çok düşünmeden Bâb-ı Âli’deki tabelacının yolunu tuttu. Tabelacı işini bitirip teslim ettiğinde, iki kalın camın arasına yazılan yazı caddenin karşısından okunuyordu.
Allaturca.