Tesadüf 1905’te 2. Abdülhamid’e Yıldız Camii çıkışında düzenlenen suikast girişimini konu alıyor. Tarihsel bir olay çevresinde yürütülen tahkikatla hem suikast girişimi aydınlatılıyor, hem olaya çeşitli vesilelerle dahil olan insanların geçmişleri, özlemleri, hayalleri, pişmanlıkları ve aşkları gün yüzüne çıkarılıyor. Padişah Abdülhamid, saray entrikaları, jurnaller, İttihat ve Terakki, Ermeni Örgütü ve irili ufaklı aktörlerin dahil edildiği kurgu İstanbul’un kadim semtlerinde bir gezintiye çıkarıyor. Bir kadına âşık üç erkeğin hikâyesi ölüm, imkânsızlık ve trajediyle harmanlanıyor.
“Neden? Kimdi bu kadar cana kastedecek kadar öfkeli olan?” diye sordu Asaf Bey. Aslında bildiği, ama bir türlü akıl erdiremediği sorularına cevap arıyordu.
“Bazen ‘neden’ değil de ‘nasıl’ diye sormalı insan. Gerçek cevaplar bu soruda gizlidir” dedi Cemal Bey. Bir cevap değildi, ama nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini anlatıyordu cümlesi.
“Bunun neden yapıldığının bir önemi yok mu sizin için? Bence asıl sorun bu.” Gerçeği hâlâ neden sorusunda arıyordu Asaf Bey.
“Kahrolası soruyu sormaktan vazgeç artık. Nedeni gün gibi ortada işte!” Sesi yükselmişti Cemal Bey’in. Konuşmanın çok farklı yerlere gideceği belliydi. Asaf Bey de korkmuştu bundan. Hâlâ haklı olduğuna inanmasına rağmen artık “neden” diye sormuyordu.
“Ama yine de bu tesadüfler…” dedi Asaf Bey, cümlesi boşlukta asılı kaldı. Çocuksu ısrarı ve inadından bir türlü vazgeçemiyordu.
“Belki de hiçbiri tesadüf değildir.” Son sözü biraz asabi söylemişti Cemal Bey. İyot kokusunu, martıları ve Asaf Bey’i sahilde bırakarak hurdalığa doğru hızlı adımlarla ilerledi.